greece - selanik
Gümilcine (Komotini) tren istasyonu..
13 Ağustos 2012 ..Pazartesi.. Gümilcine'den sabah erken saatlerde, 08:30'da trenle ayrıldık. İntercity dedikleri hızlı tren öğleden sonra Selanik'e vardı. Yol boyunca yeşil ormanlar , küçük köylerden , tek katlı evlerden oluşan belliki oturumu rahat yazlıkların olduğu yerleşim yerlerinden geçtik. Çok öyle tarımsal faaliyet izlenimi edinmedim. Zaten hava sıcak, millet evlerinde istirahatte anlaşılan.
Selanik tren istasyonu şehir merkezine yakın sayılır. Çantamız sırtta yürüyerek kalacağımız eve geldik.
Şehrin merkezinde tarihi eski bir kapı gibi kalıntı.. üzerinde kabartma figürler var. Sıcaktan fazla da ,incelemeden geçtik önünden.
Gün bitmeden Atatürk'ün evini ziyaret edelim diyorum. İsrafil daha önce geldiğinden yerini biliyor. Atatürk evi kaldığımız yere çok yakın, merkezi bir semtte. yürüyerek eve varıyoruz, öninde polis midibüsü duruyor, yunanlı polisler nöbette. Atatürk'ün evi küçük iki katlı, sokağın köşesinde yer alıyor. Restorasyon nedeniyle ziyarete kapalı.. evin içini görmek mümkün olmadı.
İsrafil'i memlekete göndermek için geldiğimiz otobüs yazıhanelerine yakın bir yerde çimenlerde biraz yorgunluk attık. Selanik - İstanbul arası otobüs bileti 35 euro Simeonidis firmasından bilet aldı İsrafil.
Akşam evde Fas'lı, Gine'li ve İskeçe'li gençler geldi. Birlikte karpuz yedik, sohbet ettik. Gine'li Abdoullaye Sako .. memleketinden kaçmış buralara gelmiş, bizim ülkede 4'e kadar evlilik çok yaygın diyor ve de ekliyor babmın 4 eşi , 15 çocuğu var,hiç problem değil. Problem yok diyor ama geçinmeleri için kendisinin gurbette kazandığı paradan ailesine göndermesi gerekiyor. Demek ki problem var.
14 Ağustos.. sabah 09:00 gibi evden dışarı çıktım. Kaldığım yer sahile çok yakın. Selanik'in İzmir'e benzediği söylenir. Kordon boyu gibi bir görüntüsü var sahilinin..Unesco'nun restorasyon ödülü verdiği white tower.. kanlı kale ve başka birkaç ismi daha var. Kulenin tepesine doğru içten rampa ile çıkılıyor . Güzel aydınlatılmış ve en üst katta hediyelik eşyalarla birlikte Selanik!in yerel etnik toplum kesimlerinin yaşamlarını anlatan görseller sergileniyor, Kulenin üstü yüksek konumuyla Selanik'i kısmen yukardan görmenizi sağlıyor. Kulenin üstünden bakınca hakikaten bir İzmir görüntüsünü andırıyor.
kule ziyaretinden dönüşte dükkanların birinde somun ekmek görünce almak için içeri girdim. Bildiğimiz fırınlara Yunanistan'da rastlamadım. Daha çok pastane gibi simit , kurabiye satılan yerler, içeride birkaç somun ekmek de bulunuyor. Tezgahın arkasında duran 65-70 yaşlarında, ağaran saçlarını açık renk boyamış bayan benim Türk olduğumu anlayınca biraz sohbet ettik. Yarım yamalak ingilizce ile babasının ve annesinin İzmir'li olduğunu, babasının hep İzmir'den övgüyle bahsettiğini söyledi. Sordum, kendisi izmir'i görmemiş ama İstanbul'a gitmiş. Nasıl buldun deyince sağ baş parmağının kaldırarak bir "perfect" dedi.. başka birşey sormaya gerek kalmadı. Bu arada siyasete de girdik.. kendi yönetici siayasetçilerini yetersiz buluyorlar tabii ekonomik durum nedeniyle, Türkiye için Tayyip övgüsü burada da karşıma çıktı ne yalan söyleyeyim.. Bayan Zoi Laurou'nun selanik'in görülecek yerleri arasında "Kastra" demesi ve de tarifi ile tepeye doğru yürüyeke çıktım. Bayan Zoi fotoğrafının çekmeme izin vermedi, yüzüzndeki göz altı buruşuklarını işaret ederek...Yolda, üzerinde mermer osmanlıca işlenmiş bir çeşmeyi gördüm. Çeşmenin alt tarafı diğer evlerin, hatta resmi binalrın olduğu gibi yazılarla kirletilmiş. Çeşmenin mübadeleye tabi tutulan Türklerin mahallesi olduğu anlaşılıyor. Kaleye giden yokuş yolda ağustos sıcağında terleyerek yürüdüm, sonunda kaledeyim.
Kastra dediikleri kaleye giden yol..
"KASTRA"
Kaleden aşağı, denize doğru Selanik manzarası..
Selanik'te göreceğimi gördüm. Kaleden aşağı inişte geniş caddelerin fotoğrafını çekip tren istasyonuna gittim. Atina'ya akşam 23:00'de gidecek tren için 25 euroya bilet aldım. Bilet fiyatı TCDD!ye göre pahalı. 2-3 gün süren Haydarpaşa- Tebriz treni 85 dolar
.
Yorumlar
Yorum Gönder